Acıya son derece duyarlı bir yazardır Sadık Yalsızuçanlar. İnsanın yaşadığı tüm acılar onun da acısıdır. Kocaman bir yürektir O. Her acı onu çok üzer ve üzüldüğü her şeyi anlatır, acı çekene dua eder ve yazar. Merhum şair İlhami Çiçek’in şu mısraları tam da onu anlatır:”Yalnız hüznü vardır kalbi olanın.” Bu cümleyi “Yalnız acısı vardır kalbi olanın.” diye de okuyabiliriz. Onu çok üzen, kalbinde derin izler bırakan acılardan bir de –belki de en büyüğü- Yassıada’da yaşananlardır. Merhum Adnan Menderes’i tarif ederken:”Erkeklik vasfının şahsında temeyyüz ettiği ender şahsiyetlerden biridir.”der. Cesareti, kararlılığı, sözünde durması, yalan söylememesi, memleket sevgisi, aşka açık yüreği, saygısı ve edebi ve daha nice güzel vasıflarıyla serapa bir adam portresi koyar önümüze. Bize anlattığı hikâyelerde de hep bir adam vardır. Yassıada ateşinin düştüğü ocaklardan biri de merhum Tevfik İleri’nin ocağıdır.

Sadık Yalsızuçanlar son kitabı Vefa Apartmanı’nda Ankara’da Kocatepe Camii’nin karşısında adeta bir vefa anıtı misali dimdik ayakta duran bir yuvanın ve o yuvanın şerefli reisi merhum Tevfik İleri’nin hayat hikâyesini anlatıyor. Peşinen şunu belirteyim ki Vefa Apartmanı kıyamete değin okunmayı ve unutulmayan kitaplar arasında olmayı hak ediyor. En azından ben bu kitap için böyle dua ettim. Kitap için böyle dua etmemin sebebi sıralayacağım şu sorulara dolaysız yanıtlar vermesidir. Memleketini aşk derecesinde seven bir adamın hazin sonu böyle mi olmalı? Namuslu bir vatandaşın sonu idam ya da müebbet hapis mi olmalı?  Zalim neden şerefli olamaz? Şerefli insan niçin zalim olamaz? Zalim neden adil olmaz? Adil insan neden zalim olamaz? Adalet devlet için neden önemlidir? Sorgu yapılırken uyulması gereken prensipler nelerdir? Onurundan başka hiçbir şeyi olmayan insan kimdir? İnsan nasıl insan olur? Bir erkek karısını nasıl sever? Bir mektup nasıl yazılır? Bir insanla nasıl konuşulur? Savunma nasıl yapılır? İnsan nasıl şükreder? Mesnevi insanı nasıl terbiye eder? Memur nasıl olmalıdır? Tevekkül nedir nasıl yapılır? Neden yeryüzünde yalnız insan ölür? Şerefli insan nasıl olunur? Şerefsiz insanın –ki insan denilmez- özellikleri nelerdir? Bir çocuk ahlak üzere nasıl yetişir? Evlatları tarafından aşk derecesinde sevilen bir baba olmanın sırları nelerdir? Bu soruları size yüzlerce çoğaltabilirim. İşte tüm bu soruların cevabını bulabileceğiniz ender bir romandır Vefa Apartmanı. Romanı biricik kılan unsurlardan biri de ana karakterin günümüzde “Güzel insan nasıl olunur?”sorusunun cevabını anlatmaktan ziyade yaşantısıyla bizzat göstermesidir. Üstelik romanın kahramanlarından merhum Tevfik İleri hariç hepsi hayatta ve babalarından miras kalan erkek bir adı taşımanın onurunu yaşamaktalar.

Peki, kimdir bu muhteşem insan? Yazar kısaca şunları söylemiş: “Aile İstanbul’a göçüyor. Tevfik İleri dört-beş yaşlarında. Gelenbevi  Ortaokulu’na gidiyor. Derken Teknik Üniversite, Milli Türk Talebe Birliği başkanlığı… Bin dokuz yüz otuz üç yılında genç bir mühendis. Yazın yaylada gördüğü Vasfiye’nin aşığı. Bin dokuz yüz otuz yedi yıllarına değin Erzurum Karayollarında kontrol mühendisi. Bin dokuz yüz otuz yediden kırk ikiye kadar Çanakkale’de, kırk ikiden elliye kadar da Samsun’da bayındırlık müdürü. Ardından Samsun Karayolları Bölge Müdürü. ‘Yeter söz milletindir!’ çığlığı milletin kalbine yumruk gibi inince Demokrat Parti’den Samsun Mebusu olarak Meclis’te. Rahat durmuyor. Etkin bir milletvekili olarak sürekli koşuşturuyor. İlk DP hükümetinde Ulaştırma Bakanı. Kısa bir süre sonra da Milli Eğitim Bakanı. Elliden itibaren üç yıl boyunca bu görevi yürütüyor. Elli üçten elli beşe kadar Meclis Başkan Vekili. Bir kez daha Milli Eğitim Bakanlığı. Devlet Bakanlığı ve Başbakan yardımcılığı. Bin dokuz yüz elli sekizden altmışa kadar Bayındırlık ve Milli Eğitim Bakanlığı. Bakanlıkları süresinde dur durak bilmeksizin çalışıyor. Okullar açıyor. İmam Hatip Liseleri, Yüksek İslam Enstitüleri, Mesleki liseleri, akşam sanat okulları, ilkokullar, üniversiteler, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, öğretmen okulları… Boğaz köprüsünü ihale aşamasına kadar getiriyor. Yollar, barajlar, fabrikalar… Saymakla bitmiyor.”

Ceberrut bir devlet anlayışının tüm yurtta hâkimiyetini hissettirdiği o meşum günlerde; halka hizmet ve halka hürmet anlayışıyla hükümet etmeyi kendilerine şiar edinen Demokrat Parti’nin iktidarını bir türlü hazmedemeyen üniformalı zihniyetin memleket sevdalılarına yaşattıkları her acı hikâyenin üzerinde bir roman çapta çalışılması gerektiğine inanıyorum. Zira tahkiye metodu yüce kitabımız Kuran’ın da başvurduğu yöntemlerden biridir. Hz Yusuf ve Hz Meryem’in yaşadıkları tahkiye edilerek insanlığa sunulmuştur. Merhum Cahit Zarifoğlu’nun “Yaşamak” nam güncesinin ilk cümlesinde:”Ne çok acı var.”derken yaptığı belirleme merhum Tevfik İleri’nin hayatı için de anlam olarak tam denk düşmektedir.

Yalsızuçanlar merhum Tevfik İleri’nin hazin ama bir o kadar da onurlu hikâyesini kızı Cahide Hanım’ın diliyle anlatmış. Hikaye Vefa Apartmanı’nda bir ziyaret esnasında Tevfik İleri merhumun iki kızı, damadı ve muhterem refikaları Vasfiye Hanımefendi’nin ağzıyla anlatılıyor. Romanın en ilgi çeken bölümü ise Vasfiye annenin (Tevfik İleri’nin eşi) Tevfik İleri ile olan mektuplaşmalarıdır. Mektup derken, öyle sayfalar dolusu yazılmış mektup değil bunlar. Yine o günün ceberrut idaresinin elli kelimeyle sınırlandırmasına rağmen içindeki aşkı, muhabbeti, imanı bir türlü sınırlandırmayı başaramadığı mektuplar okuyacaksınız. Bu mektuplardan biriyle, beni en çok yaralayanıyla sizleri baş başa bırakmak istiyorum:

Canım Vasfiyem,

Beni burada görmenizi isterdim. O zaman ne kadar sakin, ne kadar mukadderata teslim olmuş ve emin olduğumu ve etrafıma teselliler dağıtır bir vaziyette bulunduğumu görecek ve memnun olacaktınız.Para vaziyetini de falan düşünmüyorum. Düşünsem elimden ne gelir. Allah’a bıraktım. Yirmi yedi senesini namuslu, namuslu, milletine ve vatanına hizmetle geçiren bir insanın çocukları aç ve sefil kalamaz. En ağır itham ve iftiralar karşısında dahi vicdanımdan gelen ses ve Büyük Allah’a olan inanç ve imanım en büyük huzur ve teselli kaynağıdır. Ve sonra senin ve sevgili yavrularımın muhabbeti, bizzat yaşanan hakikatlerin husule getirdiği duygular ve inançlar da ne kadar huzur veriyor tahmin edersin… Vasfiyeciğim, burası veya başka bir yer. Aynı noktada ve noktalarda daima beraberiz. Cenabı Hak’tan kendimiz, milletimiz, vatanımız için hayırlar niyaz ederim.

Böylesi muhteşem bir eseri okurla buluşturan yazar Sadık Yalsızuçanlar’a ve Timaş yayınlarına sonsuz şükranlarımı ve dualarımı gönderiyorum.

Vefa Apartmanı’nı Tevfik İleri’nin dostları bir araya gelerek yaptırıp ailenin hizmetine sunmuşlardır. Aile zaman içerisinde dostlarına olan borcunu ödemiş olup; hala bu adreste yaşamaktadır. Doksanı geçmiş yaşıyla Vasfiye anne sevgili eşi merhum Tevfik İleri’nin hatıralarıyla dolu odasında evlatlarının başındadır.

Hâsılı vefa Apartmanı günümüzde “Vefadan eser kaldı mı?” sorusuna verilen roman çapında bir cevaptır. İyi okumalar dileğiyle…

%d blogcu bunu beğendi: