Sadık Yalsızuçanlar’a ilişkin bir armağan kitap yayımlandı.
Doç. Dr. İsmail Süphandağı ile Dr. Servet Şengül’ün editörlüğünü yaptığı, Sadık Yalsızuçanlar’a Saygı adlı akademik çalışma, Sonçağ Akademi Yayınları’nca okura sunuldu.
Hakem Heyetinde şu isimler yer alıyor: Prof. Dr. Abdulmecit Canatak, Prof. Dr. Mehmet Özger, Prof. Dr. Mehmet Güneş, Doç. Dr. Bekir Şakir Konyalı, Doç. Dr. Nurcan Ankay Kardaş.
Kitabın kapak tasarımı, Zeynep Polat Süphandağı’na ait.
Kitap, altı bölümden oluşuyor: Birinci bölümde, Yalsızuçanlar Kronolojisi ve monografisine yer veriliyor. İkinci bölüm, Şaban Sağlık, Mustafa Karabulut, Şerif Demir, Abdullah Harmancı, Turan Güler, Teymur Erol, Muhammed Tunagür, Ferhat Çiftçi, Mehmet Doğan, Nurten Bulduk, Nevzat Eminoğlu, Aykut Çelik, Veysel Şahin, İsmail Süphandağı ve Zekeriya Menak gibi akademisyenlerin, Yalsızuçanlar’ın yaşamı ve kitaplarına ilişkin çeşitli başlıklarda makaleleri bulunuyor. Üçüncü bölümde yazarla yapılmış kapsamlı bir söyleşi yer alıyor. Dördüncü bölümde, Yazarın öykülerine ilişkin değişik kesimden yazar ve eleştirmenlerin değerlendirmelerine yer veriliyor. Beşinci bölüm: Tanıklıklar. Bu bölümde, Prof. Dr. Nejat Aday, Prof. Dr. Ahmet Yıldız, Ali K. Metin, Sadık Yemni, Aziz Kağan Güneş, Şeyda Başer Eroğlu, Mustafa Gökay, Yıldız Ramazanoğlu, Ali Emre, Tufan Erbarıştıran, Taha Çağlaroğlu, İbrahim Selamet, Ömer Vural gibi yazarların Yalsızuçanlar’a ilişkin düşüncelerinin yansıdığı yazılar bulunuyor. Kitabın sonunda ise, Yazarın hayatından bazı kesitler başlıklı bir bölüm yer alıyor. Bu bölümde, yazarın yaşamının farklı dönemlerini belgeleyen fotoğraflara yer verilmiş.
Sadık Yalsızuçanlar’a Saygı kitabı, yazara ilişkin çalışma yapmayı düşünenler için kapsamlı ve yetkin bir kaynak niteliğinde.
Sadık’ın öykülerinde, daha önce hiçbir metinde rastlamadığım türden baş döndüren bir hız, akış, yıldırım çarpmasına benzeyen aydınlık ve karanlıklar, sürekli zıddına dönen zengin imgeler, iç içe geçmiş dramlar, olay örgüleri ve soyutlamalar vardı. Kendi payıma, çağrışımları hiç bitmeyen bu imgelerin muhayyilemde açtığı yeni ufuklarda dolaşıp tekrar yeryüzüne ayak bastığımda çevremden, “Ne demek istiyor? Bununla ne anlatıyor?” gibi sorulara muhatap olup sıkılırdım. Halbuki anlattıklarından çok anlatmadıklarıyla önem kazanıyordu benim için. Sustuğu yerde konuşuyordu bir bakıma. Sadık’ın bu benzersiz üslubu zamanla gürleşerek büyük bir nehre dönüştü ve hala sahili olmayan bir ummanda oluşturduğu girdaplarla okuyucusunu içinde kaybolmaya davet ediyor:’
Prof. Dr. Nejat Aday
“Deyim yerindeyse, etnografik çalışmaların “katılımcı gözlemci” metodu, hikayelerinde güçlü biçimde yansır. Tahkiye gücü, gözlenenden de öte, tecrübe edilenlere dayanır. Kendi hayatından kesitler birçok hikayesinde görülebilir. Sembolik dil kullanma eğilimi, günlük hayatın kılcallarını hikayelerine taşıma imkanı verir. Mevlana’dan Muhyiddin’e sufi kişilikleri kaleminin çizgisinde kurgularken, mülk aleminin sınırlarını zorlar; nedenselci modern zihni kırılmaya uğratır. Tasavvufi ontolojiyi, Alevi meşreb çizgiyi de katarak, verili bir kabule konu yapması, hiç şüphesiz ciddi bir eleştiriyi gerektirir. Bediüzzaman’ın metinlerine aşinalığı ona mülk-melekut ilişkisini kurgularken tehlikeli sularda emniyetli bir biçimde “sörf yapma” imkanı sunmuş gibidir:’
Prof. Dr. Ahmet Yıldız
Kitaba şuradan ulaşabilirsiniz.