Mustafa Oral

‘Taşra aydının cehennemidir.’ demiş ya Cemil Meriç, aslında öyle değil. Rüya-düş karışımı bir öngörüye sahip olanlar bunu ferasetle birleştirince hayatın kendisini anlamlandırmaya mahkum eden kodlarını, şifrelerini çözmekte zorlanmazlar. Öyle ki o cehennemi halet cennete dönüverir sağlam bir kalp kestirmesinin emrinde. Sadık Yalsızuçanlar bir ‘kalp kestirmesi’ diyebileceğimiz ‘Yakaza’ isimli romanında öğretmenlik dolayısıyla bir süre kaldığı taşrada başından geçenleri anlatıyor. İyi bir yazar olmanın, olaylar karşısında dengeli bir edilgenliğe sahip olmaktan geçtiğini çok iyi bilen yazar, çevresinde gelişenlere karşı böyle içselleştirilen bir edilgenlikte duyarlılığını romana aktarmış. Bir günlük niteliğindeki roman, basıldığı yıllarda yeni bir roman anlayışının ve dilinin örneğini veriyordu. Dilin sağlamlığı, İlhan Berk’i bile heyecanlandırmış ‘Bir Kafka mı doğuyor?’ mealindeki sözleri söyletmeye mecbur etmişti. İlk baskıları Türkiye’de belirli bir çevrenin okuduğu ilk 10 kitap arasına giren Yakaza’yı Şule Yayınevi’nin tekrar basması isabet olmuş. Zira bu eser, son zamanlarda kitapları en çok satan yazarlardan Sadık Yalsızuçanlar’ın yazarlık serüveni hakkında en kestirme bilgileri sunuyor bize. Genç yaşta yaklaşık 20 kitaba imza atan yazarın ‘Yakaza’sı ilk kitaplarından birisi olması dolayısıyla yazarın daha sonra daha göverecek sanatçı kimliğinin mesnevi fidanlığını oluşturuyor. Bu kitabı hakkıyla anlayan, yazarın diğer kitaplarını çözümlemekte zorlanmayacaktır.

%d blogcu bunu beğendi: