|
|
|
Yalsızuçanlar'ın romanı Şey'den bir bölüm...
Yazarın beklenen romanı ŞEY Kapı Yayınları'nca yayımlandı...
Sonsuzluğun bir vaktinde henüz anılan bir şey değildim. Benim öyküm böyle başladı. O zamanlar henüz üzüm yaratılmamıştı ama ben sarhoştum. O zamanlar diyorum ya zaman bir andı. Anın sonsuzca bölünebilir olduğunu bilmiyordum o zamanlar...
[Haber] 'Ömer Hayyam şarapçı değildi'... |
|
|
Şey'den bir bölüm...
Sonsuzluğun bir vaktinde henüz anılan bir şey değildim. Benim öyküm böyle başladı. O zamanlar henüz üzüm yaratılmamıştı ama ben sarhoştum. O zamanlar diyorum ya zaman bir andı. Anın sonsuzca bölünebilir olduğunu bilmiyordum o zamanlar. Rasathanede izlediğim yıldızın sıra dışı hareketlerinden ötürü geceyi orada geçirdiğim bir gece beni yalnız bırakmayan bir dostum söyledi. Ona haberci diyorum. Yıldız gibi. Bu bir haberdi benim için. An madem sonsuz bölünebiliyor demişti dostum, o halde iki insanın, birbirine doğru yürüyen iki insanın birleşmesi imkansızdır. Onu dinlerken gözlerimde tepedeki ufuk çizgisi belirdi. Bir kadın ve erkek birbirine doğru yürüyordu. Bu yürüyüş sonsuzca sürüyordu. Sonra birbirimize gelirken şey gibi bir belirsizliğe düştüğümüzü gördüm. Aramızdaki o muazzam boşluk bir anda her şeyi yuttu. Şimdi buradan bakınca görüyorum uçuk kaçık bir delikanlı yanında sarışın, kıvırcık saçlı, kızıl tenli bir kadın havaalanında duty freede şarap bakıyorlar. Oraya girince nedense beni anıyorlar. Nedense diyorum ya bu da gereksiz bir şey...
tamamı... |
|
|
Cam ve Elmas'tan...
Yalsızuçanlar'ın, Harakanlı bilge Ebu'l-Hasan Harakani'nin yaşamına ilişkin romanı Cam ve Elmas yayımlandı. Roman, kente bir belgesel filmin çekimleri için giden ekipteki kameramanın gözünden, onun günlüğü biçiminde yazılan ve Kars'taki bir Harakani dergahında geçen kimi olayları da konu ediniyor. Anlatıdan birkaç bölümü sunuyoruz...
tamamı... |
|
|
Gezgin'den bir bölüm...
"Gezgin", çağdaş Türk edebiyatının önemli yazarlarından Sadık Yalsızuçanlar'ın son romanı. Yazar, Endülüslü ünlü arif İbnü'l-Arabi'nin manevi yaşamını anlattığı romanı için, 'inisiyatik bir metin' diyor. Klasik ve modern roman örneklerinden farklı bir anlatı. Gezgin için bir modern menkıbe denilebilir.
Romanda İbnü'l-Arabi'nin manevi yaşamının çeşitli evreleri anlatılıyor. Giriş bölümünde İbnü'r-Rüşd'le İbnü'l-Arabi'nin karşılaşması konu ediliyor. Birkaç saat bir arada kalıyorlar ve sadece iki kelime konuşuyorlar : Evet ve hayır.
Romanın başındaki birkaç bölümde, İbnü'l-Arabi'nin yaşadığı coğrafi bölge ve manevi-toplumsal kültürün genel bir tasviri yer alıyor. Bilge'nin ilkgençlik yılları ve ilk vizyonları...Endülüs'ün en ünlü kadın evliyası el-Müsenna ile İbnü'l-Arabi'nin geçirdiği günler. Ve Habeşli Abdullah ile tanışmaları. Ardından, İbnü'l-Arabi'nin gezileri başlıyor. Mekke'ye gidişi, hadis icazeti alması, Kabe'de tavaf ederken gördüğü vizyon.
Gezgin, bir bakıma İbnü'l-Arabi'nin vizyonları üzerine kurulmuş denilebilir.
Bu yönüyle, bir 'insan-ı kamil' öyküsü.
Kozmosun minyatür hali olarak insan-ı kamil...Romanda, adım adım bir insanın nasıl kamil bir veli haline geldiğini görüyoruz. Yazar, Bilge'nin ulaştığı manevi makamları ve evreleri anlatıyor. Bir seyr-i süluk macerası boyunca roman ilerliyor. Epizodik biçimde kurgulanmış olan romanda, beş-altı sayfa veya üç satırdan oluşan her epizot, Bilge'nin bir manevi sıçrama anını yansıtıyor.
tamamı... |
|
|
Yalsızuçanlar'ın İlk Romanı Yakaza'dan Bir Bölüm...
Öyleyse Hızır değil gözyaşı uykusu günü.
Günahı fısıldayan bu kalabalık, surla çevrili kasabada sizi kuruntularla aldatabilir. Bu kainatın şansınızdan büyüklüğü, yemini kalkan edinenler için sürekli bir ayrılığın layezalidir. Her neye baksam senin suretin. Ölüyü teneşire uzatıyorlar.
Şeytan Mahmut, sesindeki duyguyu açık seçik fark edince utanıyor, 'Allah acısını da kalbinizden alsın' diyor, Bayramali'ye kaygıyla bakıyor.
'Ölüm öldürülmüyor' diyorum kendi kendime.
tamamı... |
|
|
Mem ile Zin'den Bir Bölüm...
Mem ile Zin'in öyküsü tanıdık bir macera.
Leyla ile Kays'ın, Yusuf İle Züleyha'nın, Arzu İle Kamber'in, aşk ateşiyle birbirini yakan Kerem İle Aslı'nın, Romeo İle Juliette'in, Genç Werther ile Lotte'nin, Kafka İle Milena'nın öyküsü gibi tanıdık ve trajik.
Mezopotamya'nın bu kadim efsanesinde karşımıza çıkan olay da, Nietzsche'nin 'her aşk trajiktir' yargısını doğrular.
Mem İle Zin, şairin,
'ah mine'l-aşki ve'l halatihi/ahraka kalbi bi hararatihi'dizelerindeki gibi yakıcı bir öyküdür.
Burada da Mem, Zin aracılığı ile kemale erer ve 'aşk'ın aşkınlaştırıcı işlevi bir kez daha kendisini gösterir.
tamamı... |
|
|
Kerem ile Aslı'dan bir bölüm...
'Bi can bi canı sevse
Alemi sancı tutar'
Zamanlardan bir zaman, şehirler güzeli Isfahan'da, adalet ve mürüvvetiyle, dağdaki kurda kuşa bile hükmünü geçiren bir hükümdar yaşardı.
Halkının talihi yaver olan Han'ın, olgunluk ve güzelliklerini yazmaya hiçbir kalemin gücü yetmezdi.
Rüstem gibi yürekli, Herkül gibi bilekli
Etbaının hukukunu korumada Ömer bin Abdulaziz kadar tedbirli
Düşmanına bile merhamet edecek kadar sevgili
Hem adil hem müşfik
Hem de siyaseten temkinli idi.
Hanlar hanının ülkesinde kurtla kuzu yoldaşlık eder, yağmur, masumun da günahkarın da üzerine eşit olarak yağardı.
Her Allah'ın kulu kendi hali kendi melalinde yaşar giderdi.
Ömür, Haccac'ın mülkündeki gibi kara bir kış şeklinde değil, her daim tazelenen bir baharla geçerdi.
Alanın memnun satanın memnun olduğu bir çağdı O'nun çağı.
Halkı baş üstünde tutar, öl dese ölürdü.
Saçına sakalına yaşlılık güneşi doğmuş, bu deni dünyada göreceğini görmüş, devletine devlet, saadetine saadet katmıştı.
Çiçeksiz bağ, dertsiz yürek olur mu?
tamamı... |
|
|
|
|