 |
Yabancı ve öteki...
İki belalı kavramla karşı karşıyayız; Yabancı ve Öteki. İnsan dünyada yabancıdır. Yeryüzüne bir yabancı olarak inmiştir. Gelirkenki çığlığı belki bu yabansılığın tepkisidir. Giderek hayatın acıları ve tanıklıklarıyla yabanlığını terk eder, varlıklarla ünsiyet kurar, tanış olur, öğrenir, izler, bakar ve görür.
tamamı... |
 |
 |
Türk şiirinden endüstriyel notlar...
Böylesi genel ve kolaycı bir başlığı seçmemin nedeni, şiir konusunda, özellikle de modern Türk şiirinde sanayi, endüstri ve toplumsal değişim temaları ekseninde ayrıntılı bir araştırma yapmamış olmam, bu konuda kendimi ehil görmememdir.
tamamı... |
 |
 |
Onların gözü, 'büyük sanatkârlık'taydı...
Geçtiğimiz günler, modern Türk şiirinin iki büyük isminin ölüm yıldönümüne tanıklık etti: Necip Fazıl ve Nazım Hikmet. İkisi de, 'idealleri uğruna yaşamı hiçe saya'lardandı.
tamamı... |
 |
 |
"İkimiz Birden Sevinebiliriz Göğe Bakalım"...
Bu böyledir, her şeyi, herkesi sonradan öğreniriz. Asıl cehalet, bilginin gücüne tapınmaktır. Güce güvenmektir. Güçlüye yamanmaktır. Ne denli 'bilgili' ve 'güçlü' olursak olalım, gerçekte, bizi, yaşadığımız dünyayı, kainatı ve varlığı kuşatan Mutlak Alim'in huzurunda alabildiğine cahil ve çaresiziz.
tamamı... |
 |
 |
Kardeşliğe dair...
Kürtlerin sorunlarının çözümü için, öncelikle sağlıklı bir bilgilenme, muhasebe ve empati gerekmektedir. Bence bu, bir iktidar, siyaset veya devlet sorunu değil, doğrudan bir ahlak ve vicdan sorunudur. "Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen /Mer düm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen" diyen Şeyh Galip Dede'den iki yüz yıl sonra, milletimizin düçar olduğu daralma haline ve insanların birbiri açısından nasıl çürütücü olabileceğine bakarak umudu kesmemek gerek.
tamamı... |
 |
 |
Geleneksel İslâm sanatında tasvir ve heykel...
Geleneksel İslam sanatı, görünen her şeyin hayal olduğunu söyler. Ona göre, bizler hakikî olmayan, varlığı Varedici'nin varlığına bağlı olan birer gölge, birer hayalizdir...
tamamı... |
 |
 |
Derrida'ya kulak vermek...
Henüz üzerimizde hayaletlerin dolaştığını bilmediğim, Marks'ın Hayaletlerinin Türkçede olmadığı günlerdi. Hacettepe Üniversitesi'nin Bilge Karasu'nun, (Wittgenstein'ın 'dil, düşünceyi örter' belirlemesini hatırlayalım) dili, bir örtü gibi kullandığı, kendisini, kapısını, odasında, başının gömülü olduğu kitaplar arasındaki masasında, 'kimliğini' koyu bir örtünün altında gayba gömer gibi kapandığı koridorlarında kimileyin zebercet, kimileyin Samsa gibi dolaşan, edebiyatla yeni temas kurmuş taşralılar arasına yeni karıştığım günlerdi.
tamamı... |
 |
 |
Dosta yakınlık günleri...
Bilge şair Sezai Karakoç, bir yazısında, 'gerçek müminin namazı boyunca, dünya, kesilmiş bir kurban gibi ayaklarının ucunda durur' der.
Kesilmiş kurbanın ayakuçlarımda durması çocukluk günlerimden kalma bir resimdir.
tamamı... |
 |
 |
Davetsiz misafirlerin ölüm yolculuğu...
Bu göçmen (kuş)lar soğuktan ve besinsizlikten 'Güney'e inmiyor, tersine, Kuzey'e uçuyorlar. Üstelik, Kuzey'den Güney'e göç edenler gibi ellerinde harita ve pusulalar yok, bedenlerinde, güç durumda kaldıklarında kullanmak üzere yağ depolamamışlar, kanatları güçlü değil, yol ve iz bilmiyorlar.
tamamı... |
 |
 |
Gökte yapılıp yere indirilen şehir...
Doksan yıl önce, İngiliz ordularının işgal etmesiyle Osmanlı devletinin elinden çıkan Kudüs, Efendimiz'in göğe yücelişinin ilk adımıdır.
tamamı... |
 |
 |
Ali bizim şahımız ...
Muharrem yaklaşıyor...Yakında Kerbela'da 'cennet yiğitlerinin seyyidi olan Hz. Hüseyin'e kıyıldığı hüzün günleri başlayacak.
'Ben hüzün peygamberiyim' diyen Allah Elçisi'nin modern zamanlardaki en büyük sevdalısı Mehmed Akif Ersoy'un diliyle söylemenin vaktidir :
'Yıllar geçiyor ki yâ Muhammed/Aylar bize hep Muharrem oldu/Akşam ne güneşli geceydi/Eyvah o da leyl-i mâtem oldu'
tamamı... |
 |
 |
İstanbul ne ise Bağdat odur...
"İnanmış kişi zulme maruz kaldığı zaman, aslolan hemen onun aleyhine hüküm vermemektir. Aksine ilkin onun lehine hüküm verilmelidir. Zira mazlumun yükü ağırlaştırılmaz, kolaylaştırılır. Mahremiyeti mubahlaştırılmaz. Küçük düşürülmez. Ve en önemlisi, zalimlerin eline teslim edil(e)mez."
tamamı... |
 |
 |
Sanat dünya vatandaşıdır...
Dört yıl önce dün Cemal'e yürüyen bilge kralların sonuncusu Aliya İzzetbegoviç, 'Edebiyat, farklı milletleri birbirine yakınlaştıran en değerli iletişim alanıdır' demişti. İzzetbegoviç'in ifadesi bize, sanatın dünya vatandaşı olduğunu da ima eder.
tamamı... |
 |
 |
Mezarlığa Karakol...
Geçenlerde Bingöl'den bir okurumdan mail aldım.
Bugünlerde 'Kürt sorunu'na ilişkin yazılar yazıyor, 'Kürtlerin Ateşle İmtihanı' adını vermeyi düşündüğüm kapsamlı bir kitap hazırlıyorum.
Okurumun maili, yazdığım bölümün konusuna da denk gelince, en azından bir yazıya konu edemesem de buradan duyurayım, belki insaf sahibi bir yetkili çıkar, sorunla ilgilenir, insanların acılarını dinler, dertlerine derman olur diye umutlandım.
tamamı... |
 |
 |
Biz üzerimize düşeni yaptık mı?...
Gilles Deleuze, "kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota ihtiyaçları olduğu gibi, despotun da amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır" der. 'PKK nedir?' sorusunun cevabını aramaya bu belirleme ile başlamak yerinde olacaktır.
tamamı... |
 |
 |
Hikmet Benol 'Mahalle'sinin Patates 'Baskısı'...
Mahalle, Çakır-Arman akıl fukaralığının 'korkuyu beklerken'ki Mardin sorun(s)u.
Bu soru(n)dan kaçarken doluya tutulan Hikmet Benol'i bir gecekondu mahallesine yerleştirmişti yıllar önce Oğuz Atay.
tamamı... |
 |
 |
"Anadolu Mayası" Üzerine Bir İnceleme...
Büyük bilge ve Anadolu'yu mayalayan Horasan erenlerinin göz kamaştıran piri Muhyiddin İbnü'l-Arabi, Fütuhat'ta, 'sükut, abdalların meskenidir' der.
Hikmetin dili, sembol ve sükuttur. Hikmet 'söz'e gelmez, söz, kelam değildir. Kelam, bilgelerin ortak kanaatine göre, 'hakikat-i Muhammediye'dir.
tamamı... |
 |
 |
"Gönlümde yayla kurmuşsun Tecer"...
Aşık Veysel'in Tecer şiirinde anlattığı bu gizemli dağla, eteğindeki yoksul köylerle, Ulaş'la, Sivas'la, Aşık Ruhsati'yle, Feryadi ve Güldane'siyle, Sefil Selimi'yle ve Mihrali beyle, Sivas'ın Selçuklu hatıralarıyla bindokuzyüzseksenbeş yılının haziranında öğretmen olarak atandığımda tanıştım. Daha doğrusu bu süreç, o günlerde başladı.
tamamı... |
 |
 |
"Eremedim Sefasına Dünyanın"...
Meram'da, bir zamanlar Hz. Mevlana'nın kamil insan'ın kozmik niteliklerini anlattığı Mesnevi-i Şerif'inden mısraları dikte ettirdiği bağlarının ve onları sulayan billur sularının arasında nice Selçuk yapısı bize göz kırpar.
tamamı... |
 |
 |
Devlet ve Derinlik Tartışmalarına Bir Katkı...
Türkiye'de devletin 'derin'liğine ilişkin tartışmalara mütevazi bir katkı niyetiyle yazılan bu satırlara yüzyılın büyük bilgesi Bediüzzaman'dan birkaç alıntıyla başlamak yerinde olacak.
tamamı... |
 |
 |
Armenian Romances...
Yüzyıllardır bir birlikte yaşama, sosyolojik ifadesiyle kültürel çoğulculuk tecrübesi yaşamış milletin evlatlarının bu denli merhametsiz ve muhabbetsiz olması, toplumsal/siyasal kültürün bu kadar daralıp gerilmesi, topyekun bir kabz halinin, bir linç kültürünün yaygınlaşması tedirgin edici ve ürkütücüdür.
tamamı... |
 |
 |
Her yer Kerbela...
Yeryüzünün dört bucağında mazlum kanının oluk oluk aktığı bir zamanda Kerbela'yı hatırlamanın vaktidir: Ben Kerbela'yım, Ali'nin gözyaşıyım, etiyim, kanıyım, canıyım. Peygamber'in katında kim Ali'den daha değerli olabilir ki! Ben Ali'nin hüznüyüm, ben Hüseyin'im. Şehitlerin efendisi Hamza'yım ben.
tamamı... |
 |
 |
Yoksulluğa övgü...
Heidegger, Ereignis'te, anlam olarak dilimizde en doğru karşılığı, 'fakr' olan bir kavram kullanır: 'Armut'. Yirmi sekiz eylül iki bin altıda Meßkirch'te bunu konu edinen bir oturum gerçekleşti.
tamamı... |
 |
 |
Aravani Ya da Milliyetçiliğe Dair Çeşitlemeler...
Vaktiyle bir bakanımız Öcalan'ı aşağılamak için, 'Ermeni dölü!' demişti. Bu, sadece bakanımızın bilinçaltını değil, bu ülkede bir zamanlar dini/etnik milliyetçiliğin yol açtığı trajik bir sürecin -hala sürüyor- çoğumuza yadigar bıraktığı zihin durumunu da ele veriyor.
tamamı... |
 |
 |
Dünyayı Zalimlerin Hırsı Değil Mazlumların Ah'ı Yakar...
Hüseyin Hatemi hoca daha doğrusunu bilir gerçi ama bilebildiğim kadarıyla İslam öğretisinde ancak 'meşru müdafa' gerekçesiyle silahlı adam (savaşçı) öldürülür. Silahsız, savunmasız, korunmasız, çocuk, kadın, yaşlı ve hastalara ilişilmez.
tamamı... |
 |
 |
Kana(da Çocuk) Kan(ı) Akıtmanın Politik Teolojisi...
Siz bu satırları okurken Lübnan'da ölen sivillerin sayısı kaça yükselecek bilmiyorum, bugün itibariyle beşyüzü aştı...
tamamı... |
 |
 |
Bir miraç olarak namaz...
"Namazın erkânı, Fütuhat-ı Mekkiyye'nin şerhettiği gibi, öyle esrarı hâvîdir ki, her vicdanın muhabbetini celbetmek, namazın şe'nindendir. Namaz, Hâlık-ı Zülcelâl tarafından, her yirmidört saat zarfında tayin edilen vakitlerde, manevî huzuruna yapılan bir davettir."
tamamı... |
 |
 |
[ANNELER GÜNÜ ANISINA...] Onlar bizim cennetimiz...
Annemiz yurdumuzdur. Asli doğamızın kaynağıdır. Ona geleneksel sözlükte 'ayn' denir. Ayn, göze, kaynak, pınar anlamındadır. Biz O'ndan geldik ve annelerimizden doğduk.
tamamı... |
 |
 |
İran kimdir?...
Bağdat kimdir? Abdulkadir-i Geylani'dir. Bu, Sartre'ın, 'Fransa benim'idir. Ya da Almanya kimdir? Sorunun birkaç cevabı olabilir; ama benim aklıma ilk gelen, Heidegger'dir. Fransa Sartre mıdır, yoksa göçmen Derrida mı, ne bileyim bi başkası mı, bu tartışılır; ama kesin olan şudur ki, her yer ve zaman, bir veya birkaç bilge veya şairdir...
tamamı... |
 |
 |
"Görmüyorum! Duymuyorum"...
Ülkeler işgal ediliyor, insanların üzerine tonlarca bomba boca ediliyor. İnsanlar gece evlerine baskın yapılarak derdest ediliyor, bir daha kendilerinden haber alınmıyor. Bu teknolojik burjuva uygarlığı değil midir ki ruhları sakatlıyor ve onu sözde protez parçalarla, bir makinaymış gibi onarmaya çalışıyor...
tamamı... |
 |
 |
Dünyanın orta yeri sinema...
Şair, 'İstanbul'un orta yeri sinema' diyor(du). Madem İstanbul, dünyanın orta yeridir, o halde dünyanın da orta yeri sinemadır.
Dünya sinemadır, sinemayla daha kolay yaşanır ve çekilir bir hale gelebilir.
Dünyayı anlamanın en kullanışlı ve kolay yollarından biridir.
tamamı... |
 |
 |
Deccal...
Nıetsczhe'nin Deccal'ı, Kafka'nın Amerika'sı mıydı? Zaman Humeyni'yi doğruluyor : Büyük Şeytan Amerika! 'Big Satan (Büyük Şeytan)'ın önlenemez görünen yükselişi Irak'tan sonra İran'ı da yerle bir edecek mi? 'Gerçekçi olup imkânsızı isteyen' bir avuç namuslu insanın gördüğü bu kıyametin sonu ne olacak?
tamamı... |
 |
 |
küçük iskender nasıl uçak kaçırdı?
ya da "heim.at"...
Her şey, sevgili Meral Asa'nın, 'Avusturya'da bir 'edebiyat günleri' var. Küçük İskender, Handan Öztürk ve sen. Ne dersin?' telefonuyla başladı. Sanırım beş altı ay önceydi. 'Olur' dedim. Derken gün yaklaştı ve gitmeden önce Meral'in Heybeliada'daki evinin bahçesinde zeytinyağlı, sınırsız kahveli bir muhabbet gerçekleşti, ardından havaalanında Avusturya Havayolları gişesinin karşısındaki bankta buluştuk.
tamamı... |
 |

|
Adaletin Çağrısı...
Zulüm kelimesinin sözlük anlamı, 'bir şeyi yerli yerine koymamak'tır. Tersinden okuduğumuzda buna adalet denir ki, anlamı, 'bir şeyi yerli yerine koymak' olur. Bu anlamda adalet, her şeyin yerli yerinde olmasıdır.
Adaletin İlahi kökeni Allah'ın el-Adl ismidir...
tamamı... |
 |

|
Varlık Müslimdir...
Görmekten kasıt müşahadedir. Müşahade şuhud etmedir. Şuhut içgörüştür. İçgörü ancak kalple olur. Bu hikmettendir ki, 'bunda kalp sahibi olanlar için çok öğütler vardır' buyrulmuştur. 'Akıl sahibi' denmemiştir, çünkü akıl bağdır. Sınırlar ve kayda bağlar. Akl'ın kök anlamı bağlamaktır. Tıpkı itikat gibi. Akd kökü de bağ anlamındadır. İlkinde sınırlama, ikincisinde ise bağlanma söz konusudur. İman bağlanmaktır. Bir hakikate intisap etme. Burada İslam'daki gibi bir teslimiyetten çok bağlanma söz konusudur.
tamamı... |
 |

|
Karakoncolos...
Türk mitolojisinde, Karakoncolos, 'kara renkte ve çirkin olarak tasarımlanan bir umacı, bir kötülük cini'dir.
Kriz için ise sözlükler, 'ansızın ortaya çıkan tehlikeli değişiklik, buhran, bunalım, ruhsal dengesizlik' anlamlarını veriyor.
tamamı... |
 |
 |
Siverekli Rukiye'nin AB Eşiğindeki Devleti...
Dörtbuçuk yaşındaki Siverekli Rukiye, cennet kuşlarından biri olarak uçtu aramızdan.
İmamlık yapan babası,Törkiş SİENEN'in melodramatik sunumunda, acısını içinde boğmaya çalışarak, karşısındaki ahlaksız araca, kameraya hiç bakmaksızın, birkaç sade cümleyle siyaset sosyologlarının zengin bir sözlükle anlatmaya uğraştıkları sorunu bir çırpıda söyleyiverdi.
tamamı... |
 |

|
Bağdat'ın G/Külleri...
Bağdat ki, Irak'ın başkenti ve en büyük şehridir. Vaktiyle Abbasilerin görkemli yönetim merkezi ve İslam dünyasının da başkentiydi. Kaynağı cennette olduğu varsayılan iki büyük nehirden birinin, Dicle'nin iki kıyısı boyunca yerleşmişti.
Bağdat adı ki, hiç kuşkusuz Acemce bir sözcük olup, 'Allah'ın armağanı' anlamına geliyordu...
tamamı... |