 |
|
Sadık Yalsızuçanlar'la yapılan, bu sayfada olmayan söyleşileri PDF olarak buradan okuyabilir ve bilgisayarınıza indirebilirsiniz: Söyleşiler.PDF |
|
 |
 |
Doç. Dr. Ahmet Yıldız'la söyleşi...
"Kürt sorununun çözümü 'ulus devlet problematiği'nin doğru tanımlanmasıyla, yani revizyonuyla mümkündür."
Söyleşi Sadık Yalsızuçanlar
tamamı... |
 |
 |
"Üç yılını 'cehennem'de geçirdi"
:: Selim Dindar'la Eski(meyen) Bir Söyleşi...
"Kürtlerin Ateşle İmtihanı" adlı halen yazmakta olduğum kitapta yer vereceğim eski(meyen) bir söyleşiyi paylaşmak istiyorum.
Kürtlerin Ateşle İmtihanı'nı yazarken böylesi 'bilgi'lere ulaşıyor ve bu kutlu Ramazan günlerinde adalet ve merhameti koruma isteğimizin güçlenmesini diliyorum.
tamamı... |
 |
 |
Sadık Yalsızuçanlar ile söyleşi...
Gönül sahibi, yüksek muhabbet sahibi kamil insanların kitapları, sözleri ve hallerinin aşığıyız. Onların hayranıyız. Tevazu bir haldir ve ona niyet edilemez. Bizimkisi alçakgönüllülük değil de, ona niyetlenmek türünden bir şey.
tamamı... |
 |
 |
"Gelenek deyince, ilk insandan bugüne bütün irfani öğretilerin toplamını anlıyoruz"...
Yazarlığın meslekten çok tabii bir hal olduğunu söylemeye çalışıyorum. Hani ne için yazıyorsunuz derler ya, kendim için yazıyorum, işte yazmanın çeşitli saikleri var, ben kendime bu soruyu sorduğumda veya böyle bir soruyla karşılaştığımda donup kalıyorum.
tamamı... |
 |
 |
"Şiir ya hep ya hiç'çidir. Bu yüzden de tehlikelidir."...
Şiirin iradesi insanın iradesine baskındır, şiir emreder ve yaptırır. Ama şair değilseniz dilediğiniz kadar öğrenin, çabalayın, ortalama bir şiirsel dil düzeyi tutturursunuz, bu da şiir değildir. Şiir ya hep ya hiç'çidir. Bu yüzden de tehlikelidir.
tamamı... |
 |
 |
"Kendi Hayatımın Eksiklerini Gediklerini Onarmaya Çalışıyorum Yazarken"...
Yazarlığı bir 'meslek' olarak görmediğimden olabilir mi diye düşündüm siz sorunca. Her okumaya veya yazmaya başladığımda bunu ekmek yer su içer gibi yaptım. Kağıda ilk öykümün ilk kelimelerini düşürmeğe başladığımdan bu yana hep aynı heyecanı duydum.
tamamı... |
 |
 |
"Oryantalistler Hayyam'ı Doğru Okumaktan Acizler"...
Şey'i yazarken zihnimdeki sorulardan biri de bu idi. Hayyam esasında aramıyordu, sarhoştu zaten. Hani ezel bilişikliği denir ya, sarhoşluğu ezelidiydi. Yani bir sırrı var, o sır ezeli bir sarhoşluğun sırrı zaten. Sonradan Hayyam'ın bir şarapçı, Amatem'de tedavi görmesi gereken bir alkolik veya bir pena olarak, bir canki olarak algılanması, modern bir şey...
tamamı... |
 |
 |
"Bizim en büyük yanılgımız dünyayı değiştirebileceğimize ilişkin inancımız"...
Yazmak yaşamaktır. Kelimeler eylemlerdir, der Wıttgenstein. Bu, bizim geleneğimizde, geleneksel edebiyatımızda işleyen temel ilkedir. 'Kendi derdim söylerem/gayrı hikayet etmezem' diyen şair tam da bunu söyler.
tamamı... |
 |
 |
"Ankara'da olmak"...
İnsanın bir şehirde 'oturması' ile 'var'lığı arasında bir ilişki olduğu kesin. Lakin bu, yani 'yaşadığı' mekan belirleyici değildir. Doğrusu, nerede olursam olayım hayatımdan razı olmaya çalışırım.
tamamı... |
 |
 |
'Cam ve Elmas' üzerine söyleşi...
Doğrudur, Cam ve Elmas bana bir sürpriz yaptı, karlı bir Kars gezisinden sonra kısa bir sürede çıkıp geldi. Bir sırla mı geldi, bir gizi var mıdır bilmiyorum ama yazmak istedim ve yazdım hepsi bu...
tamamı... |
 |

|
Tuğrul İnançer ile sohbet...
"Kâinatta Hem Temiz Hem Temizleyici Olan İki Şey Vardır: Biri Su, Biri Ehl-i Beyt-i Mustafa"...
Efendim kâinatın yaratılışında şöyle bir 'haber' anlatılır. Cenab-ı Hak Kendi nurundan bir nur ayırdı. Yalnız burada tabirlere dikkat etmek lazım. Zatından, ruhundan değil; nurundan bir nur ayırdı ve o nura "Muhammed ol" dedi...
tamamı... |
 |
 |
Cemalnur Sargut'la söyleşi...
"Madem ki canın sırrı ve mahiyeti insana hayır ve şerri haber vermesidir, şu halde kimin canı fazla duyuyor, haber alıyorsa o daha canlıdır."
[PDF] tamamı... |
 |
 |
Bülent Oran'la söyleşi...
Bülent Oran adı, kuşkusuz sinemayla ilgisi olan herkese şu veya bu biçimde aşina gelecektir. Kimilerine göre, Yeşilçam melodramının 'ağababası', kimilerince, modern türk kültürünün kitleselleşmesinde payı olan bir suçlu, kimilerince, 'yüksek sanat zevki'ni de tatmış, seçkin ama, 'halka yakın', dışardan olup da toplumun bizatihi kendisini, kendisinden dinlemiş, tanımış ve o saf, samimi ve sıcak senaryolarıyla yansıtmış, çalışkan, üretken ve sorumlu bir sinema emekçisi...
tamamı... |
 |
 |
Enis Batur'la söyleşi...
Bir şairin şiirle olan ilişkisi genellikle bilinçli olarak başlamaz gibi geliyor bana. Eğer bu şair belli bir olgunluk döneminde şiire başlamamışsa-ki genellikle genç yaşta başlanan bir şey şiir- bilerek başlanan bir ilişki gibi gelmiyor bana.
tamamı... |
 |
 |
Birol Topaloğlu ile söyleşi...
Evet, çocukluğumda bu inanç daha yaygındı. Nedense tulum çalmayı günah addediyorlardı. Benim annemden derlediğim 'Uy Mustafa' adlı türküde bu vardır. Mustafa dayı bizim aile dostumuz ve usta bir tulumcu idi...
tamamı... |
 |
 |
'Yağmurun biatı tazedir'...
Evet hayal aleminin başladığı yerdir burası. Hayal kelimesini biz modern zamanlarda geleneksel anlamının dışında kullanıyoruz. Parazit, zihnin ürettiği bir düş olarak, bir düşlem olarak...
tamamı... |
 |
 |
"Hayali cihan değer çocukluk"...
Oyuncaklarımız paslı tellerden, tahtadan, çamurdandı. Arada düdük balon gibi basit şeyleri saymazsak, oyuncaklarımızı genellikle kendimiz yapıyorduk. O sıralar bir futbol topuna sahip olmak lüks bişeydi bizim için...
tamamı... |
 |
 |
"Yazarken, insan, yenilenir ve yenilenir"...
Doğrudur, kendimi nasıl ifade edebiliyorsam öyle yazıyorum. Çok süratli yazıyorum ve ardıma dönüp bakmıyorum. Bunun yazdıklarım açısından bir zaaf teşkil ettiğinin de farkındayım. Ama bir 'metni' kurarak, inşa ederek asla yazmam.
tamamı... |
 |
 |
"Ayan Beyan, İbn Arabi'den Beslenen Mesellerdir"...
Sadık Yalsızuçanlar'ın son öykü kitabı, Sel Yayıncılık tarafından yayınlandı : AYAN BEYAN. Yazar, ilk kitabı, Şehirleri Süsleyen Yolcu'yla başladığı ruhsal yolculuğu sürdürüyor...
tamamı... |
 |
 |
'Öykünün geleneksel formu, kutsal metinlerdeki mesellerdir'...
Benim pek kurallardan tekniklerden haberim yok aslında. İçimden nasıl geliyorsa öyle anlatıyorum. Bir kurgu filan yapmıyorum. Zaten eserin kuraldan önce geldiğini düşünürüm...
tamamı... |
 |
 |
"Biz sizi tanış olasınız diye yarattık'...
İnsan yazarak kalbine doğru bükülür. Hat'ta böyledir, Kabe çevresinde böyledir, zikirde böyledir. Kalbe doğmayan bir şey, kalpten çıkmayan bir şey kalbe ulaşmaz...
tamamı... |
 |
 |
Turuncu Dergisi'nin Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
Aslında sorunuzda iki katlı bir önerme ve bunlara yönelik bir açıklama girişimi var. Bunlara ilke olarak katıldığımı belirtmek isterim. İnsanın dünyaya ilk inişine bakılacak olursa, burada, 'iniş'e neden olan sorunun, insanın tam da sizin sözünüzü ettiğiniz 'özgür' davranma eğilimi olduğu görülecektir...
tamamı... |
 |
 |
Tempo Dergisi'nin Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
Benim İbn Arabi'yle ilk tanışıklığım seksenli yılların başlarına rastlar. O'nun en kapsamlı eseri olan Fütuhat-ı Mekkiye'de, namazla ilgili metafiziksel ve göstergesel yorumlarını okumakla. Burada Bediüzzaman'ın O'na ilişkin ünlü bir göndermesi vardır, bu, Şeyh'e yönelmemde çok etkili olmuştur...
tamamı... |
 |
 |
Ümitzeynep Kayabaş'ın Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
Hakiki yazar, kendisini aradan çıkarabilen, kendisini su gibi renksiz ve kokusuz kılabilendir aslında. Kitabına kendisi de muhatap olabilendir. Sezai Karakoç'dan ödünç alarak söylersek, gerçekte, 'yazı kendisini yazar...
tamamı... |
 |
 |
Yalsızuçanlar'la Caner Kutlu ve Ali Özhan'ın söyleşisi...
"Sanat insanla Allah Arasında Bir Gizdir"
[Köprü Dergisi, Yaz 1996. Sayı: 55 ]
Aman Allah'ım! Bir nefis fırtınasına sürüklenmek istendiğimi görüyorum. Kaderimizin eseri olduğumuzu unuttuğumuzda nefsimizi önümüze koyar, Gerçekliğin o olduğunu iddia eder ve ona tapınmağa başlarız...
tamamı... |
 |
 |
Nuriye Akman'ın Gezgin üzerine Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
Modern insanın İbn Arabi' gibi ariflere ihtiyacı var...
Sadık Yalsızuçanlar, edebiyatın velud kalemi. TRT'nin yapımcılarından. Sinema kuramcısı. Türkoloji okudu. Öykü, roman, deneme, masal türünde pek çok ürün verdi. Sufizmin diline hakimiyetiyle hayranlık topladı. Son kitabı Gezgin yarın piyasaya çıkacak. Ben sizden önce okudum...
tamamı... |
 |
 |
Selen Akıner'in Sırlı Tuğlalar üzerine Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
"Bir yazar gibi yaşamıyorum, bazen kurt adam olup geceleri yazıyorum, bazen de çalıntı zamanlarda," diyor Sırlı Tuğlalar'ın yazarı Sadık Yalsızuçanlar. Sırlı Tuğlalar yazarın on yedinci kitabı. Bir kitap yazıyor, sonra sekiz ay TRT için bir belgesel çekiyor. "Ama" diyor, "en verimli yazar her gün düzenli olarak yazandır."
tamamı... |
 |
 |
Ali Özhan'ın Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
Sadık Yalsızuçanlar'ı Şehirleri Süsleyen Yolcu adlı öykü kitabındaki Yolcu'suyla aynı macerayı paylaşan biri olarak tanımıştım.
Seksen sonrası Türk öykücülüğünün kurak ortamında, bize sessizlik yurdundan
çığlık çığlığa meseller naklediyordu...
tamamı... |
 |
 |
Sadık Yalsızuçanlar'ın Mahmut Erol Kılıç ile söyleşisi...
"Aşk bilginin kaynağıdır."
Aşkın metafiziğine ilişkin fikir serdeden islam arifleri aşk kelimesini sevginin en ifrat, en ileri derecesi olarak söylerler. Aşk bir arapça kelimedir ve kökeni aşaka kökünden gelir...
tamamı... |
 |
 |
Ayşe Kervancı'nın Varlığın Evi üzerine Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
"Edebiyatın daha doğrusu kültürün aşırı biçimde siyasileşmesi daha çok altmışlı yılların ilk yarısından itibaren bir süreç olarak başlamıştır. Bizde İdris Küçükömer'in isabetle belirttiği üzere esasında her şey, yani bu topraklar üzerinde uç veren her ideolojik eğilim devlet merkezli, sağcı olagelmiştir...
tamamı... |
 |
 |
Esra Demirkıran'ın Yalsızuçanlar'la söyleşisi...
"Harfler varlığın sırlarıdır."
Türk öykücülüğünün başarılı ismi Sadık Yalsızuçanlar, son kitabı
'Sırlı Tuğlalar'da harflerin gizemli deryasına dalıyor ve 'açık uçlu hikayeleriyle' harfleri, felsefe yüklü metinlerle çözmeye çalışıyor. Başarıyor da...
tamamı... |